Hayatımızda mutlu olmak için kendimizi enerjik ve pozitif hissetmeye ihtiyacımız vardır. Özellikle içinde bulunduğumuz koşturmacaya kapılıp çoğu zaman kendimiz ile ilgilenmeyi unutuyoruz. Ama unutmamamız gereken şeylerden biri de ruh sağlığımızın aynı zamanda sağlığımızı da etkilediğidir. Siz de hayatınızda bazı küçük değişiklikler yaparak gün içinde kaybettiğiniz enerjinizi geri kazanabilir ve hayata pozitif bir enerji ile devam edebilirsiniz. Bu yazımızda size kendinizi daha enerjik hissetmeniz için bazı ipuçları vereceğiz;

  • Stresi Hayatınızdan Çıkarın

Sağlığımızın ve mutluluğumuzun en büyük düşmanı belki de strestir. Yoğun iş temposu ve özel hayatımızdaki sorunlar arasında çoğu zaman kaybolup kendimizi düşünmeyi unutuyoruz. Yaşadığımız stres sadece vücudumuzu değil enerjimizi de olumsuz yönde etkilemektedir. Eğer enerjiniz azaldıysa ve kendinizi bitkin hissediyorsanız bunun en önemli nedenlerinden biri strestir. Eğer stres boyutunuz kronik bir seviyeye ulaştıysa bu durumun kümülatif etkisiyle fiziksel ve zihinsel koşullarda da kötüleşme görülebilir ve oldukça tehlikelidir. Stres genelikle anksiyete, endişe, kontrol kaybı, yanlış kararlar verme gibi sonuçlara neden olur. Aynı şekilde stresli olduğunuz durumlardan metabolizmanız da etkilenmektedir. Bu durum kilo almanıza ya da kilo vermenize sebep olmaktadır. Tüm bu negatif etkilerden arınmak adına stresinizi azaltmanın yollarını bulmalısınız. Peki bunu nasıl yapabilirsiniz? Öncelikle bu durumlarda sizi rahatlatan etkinlik ne ise onu yapmaya çalışın. Yürüyüş yapmak, bir şeyler okumak, kahve içmek, sevdiğiniz bir şeyler izleme, egzersiz yapmak, hobilerinizle uğraşmak size yardımcı olacaktır. Biraz durun ve derin bir nefes alın. Sizin için hazırladığımız ‘Nefes Alışverişinizi Değiştirin” yazımıza göz atabilirsiniz. Aynı şekilde stresle başa çıkmanın en etkili yöntemlerinden biri de kötü düşünceleri kafanızdan uzaklaştırmanızdır. Siz ne kadar pozitif düşünceler düşünüp gülümserseniz o kadar mutlu olacaksınızdır.

  • Beslenme Düzeniniz Enerjinizi Etkiliyor 

Araştırmalara göre magnezyum eksikliği fiziksel olarak bitkin hissetmenize neden olmaktadır. Vücudunuzda bulunan magnezyum miktarı azaldığında kalbizin daha hızlı atmaya başlamaktadır ve vücudunuz daha fazla oksijene ihtiyaç duyar hale gelmektedir. Vücudunuzun ihtiyacı olan doğal magnezyum kaynaklar ise hem düşük kalorilidir hem de lezzetlidir. Badem, fındık, kaju ve balık önde gelen doğal magnezyum kaynakları arasındadır. Günlük önerilen magnezyum miktarı kadınlar için 300, erkekler için 350 miligram. Eğer vücudunuzun ihtiyacı olan magnezyum miktarını bu besinlerden alamıyorsanız doktorunuza danışarak magnezyum takviyesi de alabilirsiniz.  Aynı şekilde yapılan araştırmalara göre her dört kadından birinde demir seviyesinin düşük olduğu belirlenmiştir. Bu da yorgunluk ve halsizlik  hissine neden olmaktadır. Bu yüzden daha fazla demir içeren yeşil sebze, kurutulmuş meyve ve tahıl gevreklerinden bolca tüketmelisiniz.

  • Yürüyüş Her Şeyin İlacı

Enerjinizi yükseltmenin belki de en kolay yollarından biri yürüyüşe çıkmaktır. Araştırmalar, yapacağınız 10 dakikalık kısa bir yürüyüşün bile enerji seviyenizi yükselttiğini ve 2 saat boyunca bu seviyeyi korumanız için yeterli olduğunu göstermektedir. Günlük olarak düzenli yürüyüşler yaparak hem enerjinizi hem de ruh halinizi yükseltebilirsiniz. Eğer spor salonlarında koşu bantları kullanmaktan hoşlanmıyorsanız kendinizi dışarı atın ve açık havanın tadını çıkarın. Alacağınız oksijen sayesinde vücudunuzdaki kan akışınız da hızlanacak ve kendinizi daha mutlu hissedeceksiniz. Birçok uzman, yürüyüş  yapmanın kişiyi rahatlatan ve acıyı azaltan endorfin salınımını tetiklediğini savunmaktadır. Endorfin seviyeniz yükseldikçe de kendinizi daha sakin ve daha iyi hissedersiniz.

Yürüyüşün bu pozitif etkilerinden yararlanmak için kendinizi zorlamanız gerekmemektedir. Yürüyüşten alınan verim ve harcanılan zaman ile ilgili yapılan bir araştırmaya göre, rahat bir gezintinin tempolu yürüyüşle aynı etkiye sahip olduğunu ortaya koyulmuştur. Bu konudaki kilit mesele, vücudunuzu hareket ettirirken aklınızı da kullanmanızda yatıyor.

Aynı şekilde yapılan başka bir çalışmada uzmanlar, 135 gönüllüyü 5 ayrı gruba bölmüşlerdir. 2 grup tempolu yürüyüş gerçekleştirirken, diğer 1 grup düşük yoğunluklu bir hızda yürümüşlerdir. Dördüncü grup tai çi prensiplerine dayalı düşünce egzersizleri yaparken, son grup ise kontrol grubu olarak ele alınmıştır. Düşük yoğunluklu yürüyüş yapanlar, yürüyüşleri sırasında basit bir meditasyon tekniği uygulamışlardır. Tüm gruplardaki gönüllülerden adımlarına odaklanmaları ve adımlarını saymaları (1-2 şeklinde) istenmiştir. 16 hafta boyunca süren çalışmanın sonucunda ise yürürken meditasyon yapan kişilerde anksiyetenin azaldığı, pozitif hislerin çoğaldığı gözlemlenmiştir.

  • Bol Su İçin

Enerjinizin düşmesinin en önemli nedenlerinden biri de dehidrasyona uğramanızdır. Susadığınızı hissetmiyor olabilirsiniz ancak bu dehidrasyon durumunda olmadığınız anlamına gelmez. Dehidrasyon sırasında oluşabilecek sorunları öğrenmek için Vücudunuzun Susuz Kaldığının Belirtileri” yazımızı okuyabilirsiniz. Bazen kendinizi yorgun hissetmenizin tek nedeni susuz kalmanız olabilmektedir. Bazen açlıkla susuzluğu birbirine karıştırıyor, yemek yediğinizde enerji seviyenizin yükseleceğini düşünüyor olabilirsiniz. Oysa asıl ihtiyacınız olan su olabilir. Gün içinde düzenli olarak bol bol su içmeniz enerjinizi yüksek tutmanız için oldukça gereklidir. Aynı şekilde su içmek ruh halini düzeltmektedir. Su içmek size tazelik ve yenilenme hissi verir ve gerçekten zihninize de iyi gelir. Susuzluğun ruh halini negatif yönde etkilediği gözlemlenmiştir.

Enerjimizin düşmesine neden olan faktörlerden bir tanesi de baş ağrısıdır. Susuzluğun neden olduğu baş ağrısı oldukça yaygındır ve hatta bazı insanlarda migren tetikleyicisidir. Bu konuda yapılan bir çalışmada, katılanların çoğu su içtikten (2 su bardağı civarı) yarım saat sonra baş ağrısının tamamen geçtiğini ifade etmişlerdir. Başınızın ağrıdığını hissederseniz 1-2 saat içerisinde 2 veya 4 su bardağı su içmeniz size yardımcı olacaktır.

  • Şeker Tüketiminizi Azaltın

Şeker tüketmek size fazla kilolar olarak geri dönmesinin yanı sıra enerjinizi de tüketmektedir. Sanılanın aksine enerji yükseltmek için şeker tüketmek oldukça yanlıştır. Vücudunuza şeker aldığınızda kan şekeriniz yükselir ve bu da size enerji verir. Bunun sonucunda kısa süreliğine enerjiniz yükselir ancak sonrasında hızlıca kan şekeriniz düşer ve kendinizi bitkin hissetmeye başlayabilirsiniz. Ancak, yaşam tempomuzu biraz hafifletmek, sakinleşmek için  besinlerden yararlanarak tüm bu baskılardan kurtulabilirsiniz. Üstelik daha sağılıklı bir metabolizmaya, canlı ve enerjik bir yaşam sonucunda da ideal kiloya kavuşabilirsiniz.

  • Taze sebzeler:  Vücudun sakinleşmesini sağlayan dopamin hormonunun salgılanmasını sağlayan folat ve kasların gevşemesini sağlayıp yatışmayı sağlayan magnezyum minerali; yeşil yapraklı sebzelerde bulunmaktadır.
    Brokoli, lahana, ıspanak ve diğer koyu yeşil yapraklı sebzeler stres azaltıcıdır.
  • Meyveler:  Özellikle C vitamin içeriği olan meyveler kandaki kortizol seviyesinin düşmesini sağlayarak stresin azalmasına yardımcı olmaktadır. Bol miktarda C vitamini alan kişiler stresli bir durumdan daha kolay bir şekilde kurtulurlar.
    Kivi, portakal, mandalina, greyfurt, mango, çilek, yaban mersini gibi C vitamini yüksek meyveler stres azaltıcıdır.
  • Balık:  Omega 3 yağ asitleri stresle savaşmada önemli rol oynar.
    Somon balığı iyi bir omega 3 kaynağıdır.
  • Yağlı tohumlar: Lif, antioksidan ve doymamış yağ içeriğiyle özellikle cevizdeki omega-3 yağ asitleri depresyon seviyesini azaltır. Bademdeki selenyum modumuzu değiştirir. Kabak çekirdeğindeki triptofan iyi hissetmenizi sağlayan serotonin seviyesini arttırır. Aynı zamanda kasların gevşemesini sağlayan magnezyumun zengin kaynaklarındandır.
    Badem, ceviz, fındık, kabak çekirdeği
  • Yoğurt – Keten tohumu: Keten tohumu gibi karbonhidratlar yavaş sindirilir, kan şekerinizi yavaş yükseltir, serotonin seviyenizin artması sağlar. Bal ve/veya tarçın eklenmiş karışım kan şekerinizi dengelediği gibi tatlı isteğinizi de giderecektir.
    Keten tohumu, yoğurt, bal, tarçın

 

  • Meditasyon Yapın

Eğer yoga yapmayı seviyorsanız, muhtemelen şavasana pozunu biliyorsunuzdur. Yorgunlukla mücadele etmek ve rahatlamak için en iyi yollardan biri de yoga derslerinin sonunda yapılan şavasana pozu gibi meditatif egzersizlerdir. Bunun için sadece yere uzanıp 10-20 dakika kadar kendinizi serbest bırakmanız yeterli.

Meditasyon, hayatımızda yaşadığımız diğer mutluluklara kıyasla kendi iç mutluluğumuzu yakalamamızdır. Hayatımızda bizi mutlu edecek ne kadar çok şey varsa mutsuz edecek de o kadar şey bulunmaktadır. Stres ve kaygı bizi mutsuzluğa sürükleyen duyguların başında gelmektedir. İş hayatımız, içinde bulunduğumuz kalabalık ve kaos bu negatif duygulara ortam sağlamakta ve dolayısıyla oldukça mutlu hissettiğimiz bir ruh halinden mutsuzluğa geçmemiz oldukça kolay. Eğer düzenli olarak kendinize vakit ayırıp iç benliğiniz ile iletişime geçerseniz içinizde bulunduğunuz stresli durumlara tepki vermemeyi öğrenebilirsiniz.

İçinde bulunduğumuz durumların etkisiyle özümüzde ne kadar sakin ve sıcakkanlı bir insan olsak da zaman zaman gergin ve negatif bir kişiliğe bürünebiliyoruz. Eğer bizi rahatsız eden durumlardan kurtulamazsak bu yeni kişilik zamanla üzerimize yapışabiliyor. Stres ve öfke etrafımızdaki insan ilişkilerimize zarar verdiği gibi kendimize de zarar vermektedir. Meditasyon yapmak, belli zamanlarda çıkan bu kişiliğinizi önlemenizi sağlayacaktır. İç benliğinizle iletişime geçmeniz sizi rahatlatacak ve insan ilişkilerinizi kolaylaştıracaktır.

  • Kahvaltı Yapmayı İhmal Etmeyin

Kahvaltının en önemli öğünümüz olduğu söyleyebiliriz. Sabahları uyanıp kahvaltı hazırlamak zor geldiği için çoğu insan kahvaltıyı atlamakta veya simit, poğaça gibi karbonhidrat kaynaklarıyla geçiştirmektedir. Oysa ki her sabah bilinçli bir şekilde kahvaltı yapmak sizi güçlendirir ve enerji depolamanızı sağlar. Harvard Tıp Fakültesi’ndeki uzmanlara göre tahıl, meyve ve protein açısından zengin ve basit hazırlanan kahvaltıları bile ayak üstü yemek yerine evinizde oturarak yemenizi gerekmektedir. Eğer sofra kurmaya vaktiniz yoksa vücudunuz için oldukça yararlı olan lif kaynağı yulaf ile kendinize kahvaltılar hazırlayabilirsiniz.

Muzlu ve Cevizli Yulaf

Malzemeler:

  • 1 su bardağı süt
  • 1 adet muz
  • 2 yemek kaşığı yulaf
  • 1 yemek kaşığı chia
  • 1 yemek kaşığı ceviz

Minik bir kasenin içerisine önce süt ve yulafı aktarın. Ardından chia ve cevizleri ilave edin. İyice karıştırdıktan sonra üzerine muzları ekleyip, kapatın. Buzdolabında dinlenmeye bırakın.

  • Ara Öğünleri Unutmayın

Özellikle iş hayatımızda kahvaltı-öğle yemeği ve akşam yemeği zamanları arasında zaman farkı bulunduğundan dolayı sizin de işten çıkıp eve geldiğinizde akşam yemeği yemenize daha çok vakit varsa, enerjinizin düşmesini beklemeden sağlıklı bir atıştırmalık tüketmelisiniz. Atıştırmalıkların yağ, protein, lif kombinasyonunu dengeli bir şekilde içerdiğinden emin olun. ”Ara Öğün Tüketiminin İncelikleri”.

 

3 Yorumlar

  1. Zehra

    1 Temmuz 2018 at 10:02

    Boy uzamasına etki eden faktörleri de blog altında toplar mısınız? Teşekkürler.

  2. Leyla

    3 Mart 2020 at 23:42

    Tatlısız olmaz diyenlere az kalorili tatlı tarifleri verirseniz güzel olur

  3. Leyla

    3 Mart 2020 at 23:45

    Yazılarınızı düzenli okuyorum
    Biraz daha yemede dikkatli olmaya gayret ediyorum
    Bu bir başlangıç
    Teşekkürler

Bir cevap yazın

E-posta hesabınız yayımlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir