Vücudumuzun yaklaşık % 60-65 ini su oluşturmaktadır. Toplam sıvı miktarındaki %1’lik bile değişiklik kendini susama ile gösterirken, daha fazla kayıp ise ciddi rahatsızlıklara yol açabilmektedir. Normal bir erişkin, terleme ile, nefes alıp verme ile, idrar ve dışkı ile günde ortalama olarak 2.5 litre sıvı kaybeder. Bu sıvılar ile vücudun sıvı dengesini düzenleyen sodyum, potasyum ve kalsiyum gibi elektrolitler de yitirilir. Ancak, yediğimiz içtiğimiz besinlerle ve içeceklerle kaybettiğimiz sıvı ve elektrolitleri yerine koyarız ve her hangi bir sağlık problemi ortaya çıkmaz.

Dehidratasyonun en önemli iki nedeni kusma, ishal, aşırı terleme, aşırı idrara çıkma, yüksek ateş gibi vücuttan fazla sıvı kaybedilmesi ve bulantı, iştahsızlık, susuzluk hissinin olmaması (yaşlılar ve bebekler) durumunda ortaya çıkan sıvı alım eksikliğidir.

Bebekler, yaşlılar, kronik hastalığı olanlar dehidratasyona daha duyarlı. Özellikle bebekler ve yaşlılar susadıklarını tam olarak belirtemediklerinden sıvı kaybının sonuçları daha ciddi olabilmektedir. Bununla birlikte Kalp, Şeker ve Böbrek hastalıklarında sıvı kaybı oldukça tehlikeli olabilen ani böbrek yetmezliklerine yol açabilmektedir.

Günlük ihtiyaçtan daha az sıvı alan insanlarda idrar akımı yavaşlayıp durağanlaştığı için kolayca idrar yolu iltihapları ve taşları oluşturacaktır. Bu nedenle böbrek sağlığı korumasında bol su içilmesinin büyük önemi vardır. Su kaybının en sık belirtisi susuzluk hissi ve halsizliktir. Halsiz kalan kişi ruhsal yönden kendini kötü hisseder.

Sıvı kaybı arttıkça baş dönmesi, tansiyon düşüklüğü ortaya çıkar. İleri sıvı kayıplarında tansiyon düşer, nabız artar, kas krampları oluşur, böbrek yetmezliği ortaya çıkar ve bilinç kaybı olabilir. Aşırı sıvı kayıplarına bağlı ortaya çıkan sorunlar kalp, beyin, böbrek, karaciğer gibi organlarda ilave bozukluklara yol açar.

Bu nedenle özellikle kalp, böbrek veya karaciğer gibi sıvı dengesinin belirli bir dengede olması gereken hastalar kendilerine çok dikkat etmeli, almaları gereken sıvı miktarını doktor kontrolünde olmalıdır. Sağlıklı kişiler eğer aşırı miktarda su kaybetmiyorsa genellikle günde 2-3 litre sıvı almaları yeterlidir.

 Dehidratasyon belirtileri ve vücutta meydana gelenler:

  • Ağzın ve dudakların kuruması, tükürüğün azalması ve daha yapışkan olmaya başlaması
  • Bebeklerde bıngıldakların içeriye doğru çökmesi.
  • İdrar miktarının azalmaya ve idrar renginin koyulaşmaya başlaması
  • Derinin kuruması ve terlemenin ortadan kalkması
  • Susama hissi
  • Halsizlik, bitkinlik, iştahsızlık, uyku hali
  • Baş ağrısı, baş dönmesi, çarpıntı, karın ağrısı
  • Dehidratasyonun dercesine göre uyku halinden komaya kadar giden bilinç değişiklikleri.


Sıvı kaybı için su tüketimini artırma:

Su tüketimi mutlaka artırılmalıdır. Vücutta bulunan suyun fazlalaşması için bu mutlaka gereklidir. Çok terlendiğinde ve hava çok sıcak olduğunda mutlaka günde 2 ila 3 litre arası su tüketilmelidir. Özellikle kafeinli içeceklerden kaçınılması gerekir. Bu tür içecekler sıvı kaybının artmasına neden olur.

Sıvı kaybına iyi gelen içecekler:

Susuzluğu ve sıvı kaybını engellemek için su tüketiminin yanı sıra diğer içecekler de tüketilebilir. Özellikle bitkisel çaylar ve taze meyve ile sebze suları tercih edilmelidir. Şekerli içecekler vücudun susuz kalmasını engelleyebilir. Limon suyu, tuz ve şeker karıştırılarak içilebilir. Sporcu içecekleri de oldukça işe yaramaktadır. Gazlı içecekler ile kahve ve çay tüketimine ise sınır getirilmelidir.

Sıvı kaybına çözüm: Buz uygulaması:

Vücut su kaybettiğinde bu sıvının geri alınması için terleme durdurulmalıdır. Bu nedenle terlemeyi önlemek için vücuda buz kompresleri uygulanabilir. Buz kompresi cilde doğrudan uygulandığında sıvı kaybını önlemeye yardımcı olur.

Rahat ve havadar kıyafetler:

Giysilere de dikkat etmek gerekir. Terlemeyi durdurmak için pamuklu ve rahat kıyafetler giyilmelidir. Naylon ya da hava geçirmeyen giysiler giyildiğinde terleme artar ve su kaybı da yoğun olur. Ayrıca kat kat da giyinilebilir. Bu şekilde bulunulan ortama göre terlememek için hırkayla ya da daha ince bir kıyafet ile durulabilir.

Sıvı kaybını azaltmak için fiziksel aktivitelere ara vermek:

Su kaybını önlemek için fiziksel aktiviteleri de sınırlamak gerekir. Vücudun sürekli hareket etmesi de susuzluğa ve su kaybına neden olabilir. Sıvı kaybını kontrol altına almak için en azından bir süre çok yoğun efor sarf edilen aktivitelerden kaçınılması önerilir.

Sülfat:

Su kaybı yaşanıyorsa epsom tuzu da oldukça etkili bir çözümdür. Epsom tuzu banyo suyuna eklenerek bu su ile banyo yapılabilir. Epsom tuzu vücudun su tutmasını engellerken aynı zamanda cilt yapısını da korumaya yardımcı olur. Bu işlem uzun vadeli yapıldığında dehidratasyon yani su kaybında azalma olacaktır.

Çay içmek:

Bir fincan sıcak çay su kaybını engellemek için kullanılabilir. Özellikle yatıştırıcı ve sakinleştirici özelliğe sahip olan papatya çayı önerilir. Genellikle dehidratasyona eşlik eden mide kramplarını da papatya çayı yatıştırır.

Yoğurt tüketmek:

Yoğurt ve çemen tozu su kaybı ile mücadelede oldukça etkili bir çözümdür. Çemen tozu içerisinde bulunan sodyum ve potasyum düzeyleri vücuttaki su dengesinin normale dönmesine yardımcı olur. Yoğurt da sıvı kaybını engeller. İki malzeme karıştırılarak tüketilebilir.

Meyve ve sebze tüketimi:

Sıvı kaybını engellemek için su içeriği fazla olan sebze ve meyveler tüketilebilir. Özellikle salatalık ve karpuz gibi gıdalar bol bol tüketilmelidir.
Sıvı kaybı ciddi sonuçlara neden olabileceği için dikkate alınmalıdır ve sıvı kaybını gidermek için çözümler uygulanmalıdır.

Bir cevap yazın

E-posta hesabınız yayımlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir