Hepimizin hayatında zaman zaman stresli dönemler olur. İş baskısı, sınavlar, ailevi sorunlar, sağlık kaygıları ya da belirsizliklerle dolu bir gelecek… Tüm bunlar zihinsel ve duygusal olarak bizi zorlayabilir. Peki, bu stres anlarında neden elimiz hemen cips paketine, çikolata kutusuna ya da bol soslu bir pizzaya gider? Aç olmadığımızı bildiğimiz halde, neden bir şeyler atıştırmadan duramayız?

Bu yazıda, stres ve yeme davranışı arasındaki karmaşık ama çok insani ilişkiye yakından bakacağız. Bilimin bu konuda söylediklerinden tutun da, kendi iç dünyamızda neler olup bittiğine kadar pek çok konuya değineceğiz. Kendimizi anlamak, belki de bu döngüden çıkabilmenin ilk adımıdır.

Stres Nedir?

Stres, vücudumuzun tehdit ya da baskı altında hissettiğinde verdiği doğal bir tepkidir. Bedenimiz tehlikeye karşı “savaş ya da kaç” tepkisini devreye sokar. Bu tepki, evrimsel olarak bizi hayatta tutmak için gelişmiş bir sistemdir. Ancak modern dünyada karşılaştığımız stres kaynakları (örneğin yoğun iş temposu, maddi kaygılar ya da sosyal medya baskısı) fiziksel değil, çoğunlukla psikolojiktir. Ne var ki vücudumuz hâlâ ilkel tepkiler veriyor.

Beyinde Neler Oluyor?

Stres altındayken beynimizdeki hipotalamus, hipofiz ve adrenal bezleri devreye girer. Bu sistem birlikte çalışarak kortizol adlı stres hormonunu salgılar. Kortizol, bedenin enerjisini artırmak ve alarm durumuna geçmek için gereklidir. Ancak bu hormon uzun süre yüksek kaldığında hem ruhsal hem de fiziksel sağlığımızı olumsuz etkileyebilir.

İşte tam bu noktada yeme davranışı devreye girer. Çünkü kortizol seviyesi yükseldiğinde iştah da artar. Bu doğrudan bir biyolojik tepkidir. Özellikle karbonhidrat ve şekerli gıdalara olan arzu, kortizol etkisiyle daha da güçlenir. Neden mi? Çünkü bu tür yiyecekler beynimizde “ödül” merkezi olarak bilinen bölgeleri aktive eder. Dopamin salgılanır, kısa süreli bir haz hissi yaşanır ve stres bir nebze olsun hafifler.

Stresli Anlarda Neden Şekerli ve Yağlı Yiyecekler Tercih Edilir?

“Emotional eating” yani duygusal yeme, stresli anlarda yemeğe yönelmenin temel nedenidir. Fakat neden özellikle yüksek kalorili, yağlı ve şekerli yiyecekler? Çünkü bu tür besinler:

  • Enerji verir (ya da öyle hissettirir),

  • Serotonin ve dopamin gibi “iyi hissetme” hormonlarını geçici olarak artırır,

  • Tıpkı bir ödül gibi çalışır; bizi çocukluğumuzda mutlu eden yiyeceklerle bağ kurabilir (örneğin annenin yaptığı kek).

Bu yüzden stresli olduğumuzda salata yemek yerine bir kutu dondurmayı tercih ederiz. Çünkü dondurma beynimize kısa sürede “rahatla” mesajı verir. Ama bu rahatlık geçicidir ve çoğu zaman suçlulukla sonuçlanır.

Duygularla Başa Çıkma Yöntemimiz: Yemek

Stresli olduğumuzda çoğumuz için yemek bir baş etme mekanizması haline gelir. Kimileri için alkol, kimileri için sigara ne ise, bazıları için de yemek aynı işlevi görür: Kafayı dağıtmak, duyguyu bastırmak ya da unutmak.

Bu tür durumlarda aslında acıkan midemiz değil, yorgun ve bunalmış olan zihnimizdir. Ama biz farkında olmadan mideyi doyurarak ruhumuzu sakinleştirmeye çalışırız. Ne var ki bu yöntem kısa vadeli bir rahatlama sağlasa da, uzun vadede kilo artışı, düşük özgüven ve pişmanlık gibi duygularla geri dönebilir.

Kadınlar ve Erkekler Arasında Fark Var mı?

Araştırmalar, kadınların duygusal yemeye erkeklerden daha yatkın olduğunu gösteriyor. Bunun sebebi hem hormonal döngüler (örneğin adet öncesi sendromu) hem de kadınların genellikle duygularını bastırmak yerine daha içselleştirici bir yaklaşım sergilemesi olabilir.

Ancak bu demek değil ki erkekler stresli anlarda yemek yemez. Erkeklerde de özellikle iş stresi, başarısızlık ya da yalnızlık hissi yemek davranışını tetikleyebilir. Sadece yansıtma biçimleri farklı olabilir.

Kırılması Zor Bir Döngü

Stres —> Yeme isteği —> Geçici rahatlama —> Suçluluk —> Daha fazla stres

Bu döngü çoğu kişide yıllarca sürebilir. Ve fark edilmediğinde ya da doğru şekilde ele alınmadığında, ciddi kilo problemleri, yeme bozuklukları ve duygusal rahatsızlıklara neden olabilir. O yüzden bu döngüyü kırmak, sadece fiziksel değil, duygusal sağlığımız açısından da son derece önemlidir.

Peki Bu Döngü Nasıl Kırılır?

İlk adım farkındalıktır. Gerçekten aç mısın, yoksa sadece üzgün, yorgun ya da endişeli misin? Bu soruyu kendine sormak çok kıymetlidir.

İşte stres-yeme döngüsünü kırmak için bazı öneriler:

1. Duygularını Tanı

Yemek yemeden önce kendine şu soruları sor:

  • Şu an ne hissediyorum?

  • Bu hissi bastırmak için mi yemek yemek istiyorum?

  • Gerçekten aç mıyım, yoksa sadece kaçmak mı istiyorum?

2. Alternatifler Bul

Stresli hissettiğinde yemek yerine şu alternatifleri deneyebilirsin:

  • Kısa bir yürüyüş,

  • Günlük tutmak,

  • Bir arkadaşla konuşmak,

  • Derin nefes egzersizleri,

  • Meditasyon veya yoga.

3. Yemek Günlüğü Tut

Hangi duygularla hangi yiyeceklere yöneldiğini görmek, farkındalığı artırır. Belki de her pazartesi iş toplantısından sonra çikolata yediğini fark edeceksin. Bu, tetikleyicileri bulmak için harika bir yöntemdir.

4. Profesyonel Destek Al

Bir psikolog ya da beslenme uzmanı, bu döngüyü kırman için sana rehberlik edebilir. Özellikle duygusal yeme alışkanlığı kronik hale geldiyse, profesyonel yardım almak çok önemlidir.

 Kendine Nazik Ol

Stresli olduğunda yemek yemek bir zayıflık değil, insan olmanın bir parçasıdır. Hepimiz zaman zaman bu döngüye gireriz. Önemli olan bunun farkına varmak ve kendini suçlamadan alternatif yollar bulmaya çalışmaktır.

Unutma, önemli olan sadece ne yediğin değil, neden yediğindir. İç dünyanı tanımak, duygularınla sağlıklı bir ilişki kurmak ve yemekle olan bağını yeniden şekillendirmek mümkündür.

Kendine nazik ol. Çünkü iyileşme, yargılamadan önce kabul etmekle başlar.

Yoruma Kapalı