Son yıllarda çok sık görülmeye başlanan, tanısı konulamadığı için gözden kaçan kronik yorgunluk; sanıldığı kadar masum değildir. Herhangi bir neden olmaksızın 6 aydan fazla uzun süren yorgunluğa kronik yorgunluk denilir. Genelde beyaz ırkta ve 20-40 yaş arasındaki kadınlarda daha fazladır. Amerika’da %19, İngiltere’de %11 oranında görülmekte olup son yıllarda gittikçe artan sıklıkta görülmektedir. Hem fiziksel hem de zihinsel yorgunluk yapan bu hastalık; ev işlerinde, çocuklarla ilgilenmede, çalışan anneler için mesleğini icra etmede sıkıntılar doğurmaktadır.

Nedenleri Nelerdir?

Gıda duyarlılığı: Glüten ve laktoz duyarlılığı olan bireylerde bağırsaklarda oluşan yabancı antijenler bağışıklık sistemimizi uyarak yorgunluğa neden olabilir.

Probiyotik eksikliği: Bağırsakta yararımıza çalışan, probiyotik olarak isimlendirilen,100 trilyon sayıda yararlı bakteri vardır. Bu bakteriler yanlış beslenme, antibiyotik kullanımı veya ishal gibi durumlarda eksilir. Probiyotiklerimiz; B ve K vitaminlerini üretir, sindirimi düzenler, bağırsaktaki zararlı mikropların çoğalmasını baskılar, kansere ve obeziteye karşı korur.

Enfeksiyonlar: HSV, EBV, Enterovirüs, Enfekiyöz mononükleoz, Hepatit, HIV virüsleri, kas ve sinirlerde tahribat yapan Lyme hastalığı, kan emebilen bağırsak parazitleri kronik yorgunluk yapabilir.

Vitamin ve mineral eksiklikleri: Özellikle B-kompleks, C, D, K2, Folik asit vitamin eksiklikleri, magnezyum, demir, kalsiyum, potasyum, sodyum, çinko gibi minerallerin eksiklikleri araştırılmalı ve gereğinde takviye edilmelidir.

Hangi Hastalıklarla Karışır?

Hormon bozuklukları: Stresle baş etmemizi sağlayan kortizon hormonu, metabolizmayı sağlayan tiroit hormonu, cinsiyet hormonları eksikliği de kronik yorgunluk nedenleri arasındadır.
Hipoglisemi: İnsülin direnci, metabolik sendrom, gizli şeker, tip 2 diyabet hastalığı hipoglisemi yapabilir. Bu durumların hepsinde yediğimiz karbonhidratlar enerjiye çevrilemediği için yemekten sonra uyku bastırması ve halsizlik başlar.
Kas ve sinir hastalıkları: Multiple skleroz, polimiyozit gibi nörolojik hastalıklar kas ve kaslara giden sinirleri tutabilir.
Fibromiyalji: Kaslarda tetik noktalar, tekrarlayıcı tarzda ve yer değiştiren ağrılar yapar. Halk arasında kulunç olarak isimlendirilir.
Romatizmal hastalıklar
Kansızlık: Hem hamilelikte hem de emzirme döneminde demir kaynakları bebeğe aktarıldığı için annelerde demir eksikliği sık görülmektedir. Aynı zamanda düzenli adet görülmesi de demir kaybına neden olduğu için kansızlık gelişmektedir. Demir eksikliğinde en erken bulgu halsizliktir. Kansızlık daha oluşmamışken bile demir eksikliği kollarınızı kaldıramayacak boyutta ciddi halsizlik yapabilir. Aynı zamanda annede demir eksikse bebeğe de az geçeceği için; bebekteki demir eksikliğinin 8-13 puan arasında zekâ puanında düşüklük yapacağı yadsınamaz bir gerçektir.
Organ yetmezlikleri: Kalp, solunum, böbrek, karaciğer yetmezlikleri sinsi olabilmekte ve ilk sinyal olarak yapılan eforla uyumsuz yorgunluk olabilmektedir. Özellikle karaciğer ve böbrek gibi zehirsizleştirme denilen detoksifikasyon organları görevini iyi yapamazsa, toksik maddeler vücuttan atılamayacağı için yorgunluk yapar.
Depresyon, anksiyete gibi psikolojik bozukluklar

Belirtileri Nelerdir?

En önemli belirtisi fiziksel aktiviteyle ilişkisiz, istirahatte bile devam eden yorgunluktur. Yorgunluğun 6 aydan fazla devam ediyor olması ve herhangi bir nedeninin saptanmaması kronik yorgunluk sendromunu düşündürür. Yorgunluğa boğaz ağrısı, baş ağrısı, uykusuzluk-devamlı uyuma isteği, çeşitli eklemlerde ve kaslarda ağrı, unutkanlık, konsantrasyon azalması, dikkat eksikliği, depresyon eşlik eder.
Yapılan eforla orantısız halsizlik, bitkinlik, kırgınlık

  • Yaygın kas ağrısı
  • Eklem, kemik ağrısı
  • Baş ağrısı
  • Uykusuzluk veya devamlı uyuma isteği
  • Unutkanlık, dikkat eksikliği, konsantrasyonda azalma
  • Boğaz ağrısı
  • Sıcak basması veya üşüme
  • Gece terlemesi
  • Gerginlik, depresyon hissi
  • Kilo alımı veya kilo kaybı
  • Sık tekrarlayan soğuk algınlığı
  • Karında şişkinlik, gaz, kabızlık veya ishal
  • Cinsel isteksizlik

Nasıl Teşhis Konulur?

Tüm laboratuvar değerleri, görüntüleme yöntemleri normal saptanır. Uzamış yorgunluğu olan kadınların doktora başvurarak ayrıntılı bir fizik muayene ile birlikte en azından kan tetkikiyle tam kan sayımı, sedimantasyon hızı, C-reaktif protein, RF, ANA, Anti-DNA, sodyum, magnezyum, potasyum, kalsiyum gibi kan mineralleri, demir, B12 vitamini, D vitamini, folik asit, kortizol, karaciğer enzimleri, böbrek enzimleri, tiroid hormonları, immun fonksiyon testleri ve bazı viral serolojik testler yaptırmasında fayda vardır. Her şey normal olduğu kanıtlanırsa kronik yorgunluk sendromu teşhisi konulur.

Nasıl Düzeltilir?

Öncelikle altta yatan nedeni bulup tedavi etmek gerekir. Psikolojik destek, düzenli uyuma, düzenli beslenme, eksik olan vitaminlerin, minerallerin yerine konulması, kansızlık varsa ilaç takviyesiyle düzeltilmesi gerekir. Metabolizmayı düzenleyen tiroid hormonu, stres hormonu olan kortizon, seks hormonu eksikliği saptanırsa ilaç tedavisi ile eksik hormon yerine konulabilir.
İnsülin direnci, metabolik sendrom, gizli şeker ve tip 2 diyabet hastalarının erken dönemlerinde öncelikle tokluk kan şekeri düşebilir. Bu da yemekten sonra halsizlik ve uyku hali yaratır. Bu durum saptanırsa diyet ve gerekirse ilaç tedavisi verilmesi gerekir.
Emziren annelerde özellikle gece uykusunun bölünmesi yorgunluk kaynağı olabileceği için; bebeğin gece acıkması nedeniyle uyanmaması için öğünleri düzenlenebilir.
Çalışan kadınlar için işyeri ortamı aşırı soğuk veya aşırı sıcak olmayacak ve güneş ışığı alacak şekilde düzenlenebilir.
Kahvedeki, enerji içeceğindeki kafein ve çaydaki teofilin erken dönemde beyni ve kalbi zinde tutup yorgunluğa karşı etkili olduğu çok sık tüketilmesi hatalıdır. Bu tür zararsız olduğu düşünülen ürünlerin aşırı miktarda kullanılması ters etki yapıp uzun dönemde aşırı yorgunluğu sebep olmaktadır.

  • Gün içinde müzik dinlemek,
  • Yoga, meditasyon, reiki,
  • Düzenli spor yapmak
  • Sauna veya spor ile terleyerek yağ hücrelerinde birikmiş ağır metalleri vücuttan uzaklaştırmak
  • Mayıs ile Ekim aylarında güneşlenme, diğer aylardaysa D vitamini takviyesi almak
  • Omega 3, magnezyum, antioksidan takviyesi almak
  • Enerji santralleri olan mitokondrileri desteklemek için koenzim Q10, asetil L-karnitin, alfa lipoik asit gibi takviyeler almak
  • Akupunktur uygulaması
  • Nefes egzersizleri:  Vagus siniri vasıtasıyla yorgunluğu düzelttiği kanıtlanan 4×4 nefes ritmi oldukça etkilidir.
  • Dörde kadar yavaşça sayılarak önce derin nefes alma, sonra dörde kadar sayılarak nefesi tutma, daha sonra dörde kadar sayılarak yavaş yavaş nefes verme ve son olarak da dörde kadar sayarak beklemeli ve bu döngüyü birkaç defa tekrarlamalıyız.
  • En önemlisi de bardağın dolu tarafını görerek, optimist olarak, yapıcı olarak, tüm yaşama olumlu bakmak; hayat enerjisini artırmakta çok etkilidir.

 

Bir cevap yazın

E-posta hesabınız yayımlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir