Yaz aylarının gelmesiyle birlikte sıcaklık ve nem oranı çoğu insan için katlanılamayacak düzeye ulaştı. Hepimizin tek düşündüğü denize girip havalar soğuyana kadar hiç çıkmamak lakin ne yazık ki büyük çoğumuz çalışmak zorunda. Öte yandan Dünya Sağlık Örgütü’ne göre sıcak çarpması, %10-%50 oranında ölümlere sebep olabilen acil bir durum. İşte, bu nedenle sıcaklarla baş etmenin yollarını bilmek gerekiyor.

Bunaltıcı Sıcakların Zararları

Bunaltıcı sıcaklarla baş etmenin yollarını anlamak için sıcakların bize nasıl zarar verdiğini anlamamız gerekiyor. Rahatsızlık vermesi bir yana sıcaklık yavaş yavaş ama emin adımlarla yaşamsal sistemlerinizi devre dışı bırakabilir – semptomları ise bilhassa çocuklarda ve yaşlılarda fark edilmesi epey güç. Güneş, sizi yavaş yavaş pişirerek öldürebilir. Bu süreç aşağıdaki şekilde işler:

  • Yüksek basınçlı bir hava sistemi içeri doğru hareket eder. Bu sistem, havayı yukarı atmosferden zemine doğru çeker, ardından hava basınç yapar ve ısınır. Bu yüksek basınç sistemi bulut örtüsünü engelleyip rüzgârın önüne geçerek güneşin zaten yüksek olan sıcaklığını daha da artırır.
  • Bu sıcaklıkta dışarıda vakit geçirdiğimizde vücut ısımız yükselerek vücudumuzun soğutma sistemini harekete geçirir: Bunun sonucunda terleriz. Terleme yoluyla vücut nemini dışarı atarak sıcaklığı dağıtırız, nem de cildimizin üzerinde buharlaşarak vücudumuzu soğutur. Ama aşırı sıcaklarda ya vücudumuzdaki nemin buharlaşması için çok fazla terleriz ya da yüksek nem oranı vücudumuzdaki nemin buharlaşmasını engeller. Bunun sonuncunda, vücudumuz soğutma sistemine aşırı yüklendiği için daha da fazla terleriz ve bu da dehidrasyona (su kaybı) yol açar.
  • Bu noktada çok susamaya başlarız çünkü vücudumuz terlerken kaybettiği sıvıları umutsuzca ikmal etmeye çalışır. Ayrıca vücudumuzdaki elektrolitleri de tüketmeye başlarız; bu da kas kramplarına, yorgunluğa ve baygınlık geçirmemize yol açar.
  • Vücudumuzdaki sıcaklık dağıtılmazsa sıcak çarpması tehlikesine girmiş oluruz. Sıcaklık, vücudumuzun kendini soğutma yeteneğini tümüyle bastırır ve terlememiz tamamen kesilir. Bu noktada sıcaklık beynimize yüklenir; sonra da sersemleşir, güçten düşer, koordinasyon yeteneğimizi kaybeder, kafamız karışır, midemiz bulanır ve muhtemelen şuurumuzu yitiririz.
  • Sonuç olarak kanımız pıhtılaşır ve su kaybı nedeniyle kandaki oksijen azalır. Bu nedenle kalbimiz ve böbreklerimiz kan pompalayıp temizleyebilmek için daha fazla çalışmak zorunda kalır. Kalp daha hızlı kan pompalamaya çalıştığı için vücut daha da ısınır.
  • Kalbimiz umutsuzca kan pompalamaya çalışırken cildimiz soğuk ve yapış yapış hissettirmeye başlar. Biz daha ne olduğunu anlamadan, oksijen eksikliğiyle baş edemeyen beynimiz büsbütün kendisini kapatır.

Neyse ki ne kadar korkunç görünürse görünsün tüm bunları engellemek için yapabileceğiniz pek çok şey var. İşte onlardan bazıları:

  • Bol su iç

Su için! İnsan vücudu kendisini serinletebilecek kapasiteye sahip olsa da bunu yapabilmesi için ihtiyaç duyduğu yakıtı ona vermeniz gereklidir. Ayrıca, eğer yapabiliyorsanız vücudunuzdaki elektrolitleri tuz tüketerek yenileyin. Alkollü, kafeinli ve karbonatlı içeceklerden uzak durun. Bu türden sıvılar dehidrasyona yol açabilir ya da hidrasyon sürecini yavaşlatabilir.

  • Kendinizi fazla yorma

Ne kadar hareket ederseniz o kadar ısınırsınız; ne kadar az hareket ederseniz o kadar serinlersiniz. Egzersiz yaparken yaktığınız enerjinin yüzde sekseni sıcaklığa dönüşür ve dışarısı zaten fırın gibiyken buna hiç gerek yok. Gölgede molalar verin ve kendinizi çok zorlamayın.

  • Açık renkli ve pamuklu giysiler giy

Aşırı sıcaklarda giydiğiniz giysiler hem rahatınız hem de sağlığınız açısından son derece önemli. Giysileriniz, kumaş ve cildiniz arasında hava akımı olacak kadar bol olmalı ki teriniz buharlaşabilsin. Unutmayın ki teriniz buharlaşmazsa vücudunuz soğuyamaz. Ayrıca giysileriniz hafif olmalı; burada kastedilen hem taşınmasının kolay olması (ne kadar ağır olursa o kadar çaba sarf edersiniz, sonuç olarak o kadar enerji yakar ve o kadar sıcaklık üretirsiniz) hem de giysinin havanın kumaştan nüfuz edebileceği kadar ince olması. Beyaz, bej vs. gibi açık renkli giysiler giymek de güzel bir fikir çünkü açık renkler güneş ışığını, dolayısıyla da sıcaklığın bir kısmını yansıtır.

Daha önemlisi giysilerinizin pamuklu olmasına dikkat edin. Pamuk vücudunuzun üzerindeki aşırı nemi emer, bu da terin buharlaşma sürecine yardımcı olarak vücudunuzun soğumasını sağlar. Teri kurutan kumaşlar sıcaklığı ayarlanmış spor salonları için güzel olabilir ama yüksek sıcaklık için çok da ideal değillerdir.

  • Giysiler, şapkalar ve havlular ıslatılsın

Pamuklu kumaşlar, nemi emme ve hapsetme konusunda çok iyi oldukları için suya daldırarak soğutabilirsiniz. Tişörtünüzü çıkarın, suya daldırın veya üzerine bir şişe su dökün. Sıkarak suyunu süzün ve sonra tekrardan giyin. Kısa sürede vücudunuz soğuyacaktır.

Şapkalar pek çok açıdan kullanışlıdır: Gözlerinizi ve yüzünüzü güneşten korur; ayrıca suya batırıldığında da kafanızı serin tutmanıza yardımcı olur. Dışarıdan gelen su cildinizin üzerinde buharlaştığında o kadar terlemek zorunda kalmazsınız.

Sonuncusu ve en önemlisi, sıcak havalarda dışarıda olacaksanız yanınızda bir havlu ya da bez taşımak iyi bir fikir. Havluyu ıslatın, sıkıp suyunu süzdürün ve sonra da boynunuzun üzerine koyun. Bunun için özel olarak üretilmiş, suyu pamuktan daha fazla hapseden havlular bile var.

  • Gölge ya da klimalı bir yer bulun

Güneş’in burnumuzun dibinde olduğunu sandığımız günlerde gölgeler hayat kurtarır. Dışarıda ne yapıyorsanız yapın, her zaman gölge arayın ve mümkün mertebe vücudunuzu soğutmaya çalışın. Güneş çarpması tehlikesi geçiren insanlar için müdahalede bulunan sağlık çalışanları “önce serinletin sonra hastaneye götürün” der; bu altın kuralı siz de benimseyebilirsiniz. Vücut ısınızın yükseldiğini hissediyorsanız önce bir gölge bulup kendinizi serinletin sonra gideceğiniz yere gidin. “Nasıl olsa gideceğim yere az kaldı” diyerek kendinizi zorlamayın; gölge bir yere geçin ve serinleyin. Ayrıca büyük marketler, bankalar, kütüphaneler genelde klimalı olurlar; kısa süreliğine de olsa serinleyene kadar buralarda bekleyin.

  • Vantilatör kullanımını azaltın

Kulağa ne kadar hoş gelirse gelsin, dışarıdaki hava 35 ⁰C’yi geçtiğinde vantilatör kullanmayın. Vantilatörler hava akımı yaratarak sahte bir rahatlık hissi verir ama esasen vücut ısınızı düşürecek hiçbir şey yapmaz. Dahası, cildi kuruttukları için teriniz buharlaşamaz. Bu nedenle beklenmedik sıcak çarpmalarına maruz kalabilirsiniz.

Dışarısı 32 ⁰C’den fazlaysa dikkatli olun ve dışarı çıkmadan önce hazırlıklı olun. 37 ⁰C’nin üzerindeyse mümkün mertebe dışarı çıkmayın. 40 ⁰C ve üzeriyse dışarı çıkmayı düşünmeyin bile. Dışarı çıkacaksanız, güneşin en yakıcı olduğu 11–16 saatleri arasında dışarı çıkmayın.

Bir cevap yazın

E-posta hesabınız yayımlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir