Beslenme alışkanlıklarımız ile genel sağlığımız arasında paralel ve çok güçlü bir bağ vardır. Artan kanser vakaları sonrası beslenme alışkanlıklarımızı inceleyen birçok çalışma yapılmış ve bazı besinlerin içerikleri sayesinde kanser ve bazı kronik hastalıkları önlemeye yardımcı oldukları tespit edilmiştir. Tabi bu besinleri belirli miktar ve sıklıkta tüketmek gerektiği unutulmamalıdır.

İşte antikanser besinlerin listesi:

Brokoli

Yüksek oranda ‘sülforofan’ bileşiği içerdiği için, brokoli antikanser besinlerin başında gelmektedir. Özellikle meme kanserine karşı savaşan besinlerdendir.

Yapılan bir çalışmada; beslenmelerine brokoliyi ekleyen ve düzenli tüketenlerin, meme kanseri hücrelerinin sayı ve büyüklüğünde %75’e varan oranda azalma tespit edilmiştir. Başka bir çalışmada ise; prostat kanseri ve brokoli tüketimi incelenmiş, sonuçlar %50 oranda tümör hacminin küçüldüğünü göstermiştir.

Çalışma sonuçlarına göre; kanser gelişimini engellemek ya da gelişmiş olan kanserin ilerlemesini durdurmak için beslenmeye brokoli eklenmeli ancak yeterli ve dengeli beslenmenin genel kuralları da unutulmamalıdır.

Havuç

Havuç ile ilgili yapılan çalışmalar genellikle prostat ve mide kanseri türlerinde olumlu sonuçlar vermiştir.

Beslenmenize haftada birkaç kez, atıştırmalık olarak ya da yemeklerin içerisinde, havuç eklemek; mide ve prostat kanserine yakalanma riskinizi azaltmaya yardımcı olacaktır.

Kuru fasulye

Sağlığımız için faydalı olan lifler, kuru fasulye de oldukça yüksek miktarda bulunmaktadır. Bu sayede bağırsak sağlığımız korunmakta ve kolon kanserine yakalanma riskimiz azalmaktadır.

Bu nedenle, haftada 2 gün kuru baklagil tüketmenizi ve bunun bir tanesinin kuru fasulye seçeneği olmasını tavsiye ediyoruz.

Çilek, yaban mersini, ahududu ve böğürtlen

Antosiyanin antioksidan maddesinden zengin olan bu meyve çeşitleri, pek çok kanser türünü engelleme konusunda bizlere yardımcı olmaktadır. Özellikle ahududu meyvesinin ağız ve cilt kanserlerinde, böğürtlenin de yemek borusu kanserlerinde iyileştirici etkileri saptanmıştır.

Bu nedenle haftada 3-4 kez, meyve seçeneğinizi bu gruptan seçmek anti-kanser özellikleri sayesinde size fayda sağlayacaktır.

Tarçın

Kan şekerini dengelemesiyle ünlü olan tarçın baharatı aslında anti-inflamatuvar etkisi ile kanser gelişimini engellemeye de yardımcıdır. Özellikle tarçının uçucu yağı ile ilgili çalışmalar yapılmış ve baş-boyun kanserli hastalarda tümör boyutunun küçüldüğü ile ilgili olumlu sonuçlar alınmıştır. Ancak daha fazla çalışmaya ihtiyaç duyulmaktadır.

Faydalı etkileri göz önüne alındığında günlük beslenmenize 2-4 gr (1-2 çay kaşığı) tarçın eklemenizi tavsiye ediyoruz.

Yağlı tohumlar (fındık, fıstık, badem, ceviz vb.)

Araştırmalar göre düzenli yağlı tohum tüketiminin; kolon, yumurtalık ve pankreas kanserine yakalanma riskini azaltmaya yönelik etkisi olduğunu göstermektedir. Yer fıstığı ve kajunun içerdiği selenyum miktarı oldukça yüksektir ve bu sayede düzenli tüketildiklerinde akciğer kanserine yakalanma riskini azaltmaya yardımcı olmaktadırlar.

Tüm bunları düşündüğümüzde günde 1 avuç yağlı tohum tüketimi vücudumuz için oldukça faydalıdır.

Zeytinyağı

Akdeniz tarzı beslenmenin baş tacı olan zeytinyağı; özellikle sindirim sistemimizi olumlu etkilemektedir. Mide, pankreas ve kolon kanserlerine karşı korumaya yardımcıdır.

Zeytinyağı ile ilgili dikkat etmemiz gereken en önemli nokta; yağ oranı yüksek olduğu için kalori değeri de oldukça yüksektir. Bir porsiyonun 1 tatlı kaşığı olduğunu unutmadan, yeteri miktarda tüketmek gerekmektedir.

Zerdeçal

İçerdiği ‘curcumin’ maddesi sayesinde; anti-inflamatuvar, antioksidan ve antikanser özellik göstermektedir. Yapılan bir çalışmada düzenli olarak, 30 gün boyunca, günde 4 gr zerdeçal tüketiminin, kolon üzerindeki lezyonlarda %40 oranında bir azalma sağladığı tespit edilmiştir. Bilimsel çalışmalara göre zerdeçalın faydalı olduğu düşünülen diğer kanser türleri; akciğer, meme ve prostat kanseridir.

Turunçgiller

Mandalina, portakal, greyfurt gibi meyvelerin tüketimi bağışıklık sistemini güçlendirmektedir. Aynı zamanda posa içerikleri yüksek olduğu için sindirim sisteminde olumlu etkileri mevcuttur. Bağırsak sağlığını korumaya ve geliştirmeye ve kolon kanserine yakalanma riskini azaltmaya yardım ederler. Yapılan çalışma sonuçları değerlendirildiğinde, hafta genelinde tükettiğiniz meyveleri düşünürsek; 3 porsiyonunu turunçgillerden seçmeniz mide kanserine yakalanma riskinizi %28 oranında azaltmaya yardım etmektedir.

Kontrollü tüketip porsiyonu aşmamak gerektiği ve ilaçlar ile etkileşimleri unutulmadan (özellikle greyfurt meyvesi için), doktorunuza danışarak tüketmekte fayda olduğunu hatırlatalım.

Domates

Rengini içerdiği ‘likopen’ isimli antikanser bileşiğinden alan domates de kansere karşı korunmamıza yardımcıdır. Araştırmalara göre likopen, genel olarak çok çeşitli tümör hücrelerinin büyümesini baskılamakta ancak özellikle prostat kanserinde daha etkili bulunmaktadır.

Peki domatesi pişmiş mi yoksa çiğ mi tüketmek gerekir? Bu sorunun bir tek cevabı yok, her iki şekilde de domates sağlıklıdır. Ancak pişmiş domatesin likopen içeriği artmaktadır. Maksimum fayda sağlamak için pişirerek de tüketilebilir. Çiğ olarak da salatalarımızın ve sandviçlerimizin vazgeçilmezidir.

Sarımsak

Sarımsak; ‘allium’ adı verilen, soğan, arpacık soğan, pırasa gibi besinlerin grubundandır. İçerdiği aktif bileşen ‘allisin’ sayesinde pek çok kanser türüne karşı savaşmaktadır.

Yapılan çalışmalar allisin bileşiğinin kanser hücreleri üzerinde öldürücü ya da hücrenin büyümesini durdurucu etkiye sahip olduğunu göstermektedir. Alisinden maksimum faydayı sağlamak için günde 4-5 gr sarımsak tüketmek ve tüketimi çiğ şekilde gerçekleştirmek gerekir.

Keten tohumu

Bolca lif içeren ve omega-3 ün bitkisel kaynaklarından olan keten tohumu; yapılan çalışmalara göre kanser hücrelerinin küçülmesine yardımcı olmaktadır.

Kadınlarda meme, erkeklerde prostat kanseri üzerinde belirgin olumlu etkilerine rastlanmıştır. Bu nedenle günlük beslenmenize 1 tatlı kaşığı kadar yoğurt, salata ya da yemeklerinize eklemenizde fayda vardır. Ancak herhangi bir kronik sağlık sorunu, hamilelik gibi durumları sorgulamayı ve doktorunuza danışmayı ihmal etmeyiniz.

Yağlı balıklar

Somon, uskumru gibi yağlı balıkları her hafta beslenmenizde bulundurmanız halinde kanser türlerine karşı yakalanma riskiniz azalmış olacaktır. Çalışmalara göre balık tüketimi için özellikle belirtilen iki kanser türü: mide ve kolon kanserleridir. Yani balık tüketmek sindirim sistemi sağlığımızı korumak açısından önemlidir.

Yağlı balıklar, omega-3 içeriklerinin yanında D vitamininden de zengindirler. Vücudumuzda D vitamini seviyelerinin normal sınırlarda olması sadece kanser gelişim riskini değil diğer tüm hastalıklara yakalanma riskini azaltmaya yardımcı olmaktadır.

Yukarıda saydığımız besinleri beslenme rutininize eklemeniz sağlığınız için faydalı olacaktır. Yeterli ve dengeli beslenmeye ek olarak, bu besinler kanser gelişim riskini en aza indirmek ve daha kaliteli bir yaşam sürdürebilmek konusunda size yardımcı olacaktır.

 

Bir cevap yazın

E-posta hesabınız yayımlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir